Lübnanlı yönetmen Nadine Labaki’nin yönettiği Kefernahum filmi, Lübnan adına yarıştığı En İyi Yabancı Film Oscar’ının güçlü bir adayı. Film hikâyesi ve taşımış olduğu kodlar itibariyle Oscar beklentilerini fazlasıyla karşılayan bir yapım.
Merkezine gerçeklik düzleminde, politik meseleleri alarak işe koyulan filmlerin başından kendini sınırladığını düşünüyorum. Zira politikanın şekillendirdiği harca kürek çalarak müdahale etmek, o harcın betonlaşıp müdahaleye kapalı bir yapıya dönüşmesine yol açıyor ancak. Ceylan Özgün Özçelik’ün Kaygı filmi de Türkiye’nin son dönem politik gerçekliklerini merkezine alması ile, bu gerçeklikler üzerinden oluşmuş yapıyı pekiştiriyor.
Sinemanın konjonktürel ve dolayısı ile politik olanı konu edinirken baştan kendisine çizmiş olduğu sınırlardan kurtulmasının yolu, sinemanın imkanları ile meseleyi olabildiğine sahici tartışıp konuyu gerçeğe yaklaştırmasında yatar. 2013 Mısır askeri darbesini konu edinen Muhammed Diab’ın yönettiği Çatışma filmi, politik gerçekliklerin çizmiş olduğu sınırlardan kurtulup muhatabına iyi bir deneyim yaşatmayı başaran bir film.
Son yıllarda Türk Sineması’nın ana akım kanalı komedi filmler üzerinden varlığını sürdürüyor. 2000’den sonra komediden gelen Yılmaz Erdoğan ve Cem Yılmaz gibi isimlerin filmlerinin ciddi gişe başarısı yakalaması ana akım sinemanın üretim bandına komediyi yerleştirdi.